belki aşk..soğuk sudan çıkarılıp ve hemen sıcak suya bırakılmış kurbağa deneyindeki gibi bir şeydir.sıcak sudayken soğuk suyun etkisi ile sıcak olduğunu farketmiyor hani.ve pişinceye kadar rahatsız olmuyor.farkına varmadan da pişiyor.biz de aynı o kurbağa gibi,dalınca aşka farketmiyoruz piştiğimizi..
İzmir'deyiz aynı okulda çalışıyoruz , akşam aynı eve aynı yolları elele gönül gönüle,ayaklarımızı yuvarlaya yuvarlaya gidiyoruz... akşam oluyor,yemek yapıyoruz,yemeği yiyoruz; çocuk yoksa henüz, ben bir bilet çıkarıyorum sen -"aaa bu mu var?" diyorsun. -evet, gidelim mi? diyorum. evet diyorsun. devlet tiyatrosuna gidip,biletimizin üstündeki numaralar bende mevcut diyen o koltuklara gidip oturuyoruz. sonra ordan geç vakit çıkıyoruz. hava nasıl olursa olsun bize sıcak geliyor. deniz kenarına gidiyoruz, elini tutuyorum "bu deniz sensin" diyorum; ve ben denize bakmayı çok seviyorum..." sonra yürüyoruz.. bi cafe'den ayaküstü sıcak,püfür püfür dumanı ince uzun kıvrılan iki çay alıyoruz, bir banka oturuyoruz. senin saçına rüzgar vuruyor, kıyıya dalgalar... " ikisi de güzel" diyorum. "senin varlığını çok seviyorum" diyorum,sen bana bakıyorsun.yüzünde dolunay bir gülüş,yanakların açık ...
bazen de bile bile lades diyoruz, atılan her adımı kendimiz için olumlu olduğunu düşünüp boş yere umutlandırıyoruz kendimizi...
YanıtlaSilgörmek istediğimiz gibi düşünüyoruz değil mi..en büyük hayal kırıklığı da orda giriyor hayatımıza..
YanıtlaSil