Kısa denen hayatımıza almaya çalıştığımız birkaç büyük ,geriye kalan orta ve çeşit çeşit küçük hedef ya da anlam nesnesi içerisinde her gün gözümüzü açıp bir koşuşturmaya dalıyoruz. O hengamede düşünme fırsatı bulduğumuz kısacık anlarda, kelimeler ,cümleler , hayaller, hedefler ,kıyaslar birbirini öteleyip, itişirken kendimizi olduğumuz noktada küçük şeyleri önemsememiş büyük amaçları da bazen ertelemiş bulabiliyoruz. Benim kendimi öyle bulduğum olur. Sonra o karmaşaya adım atıp devam ederken günün nasıl geçtiğini bir türlü anlayamıyoruz. Sonunda , yorgunluğun eklemlerimizi sızlattığı ve ağrı olarak vücudumuza saldırdığı o anlarda gerçekle yüz yüze gelmenin ağırlığını hissedebiliyoruz... Gerçekler! Hani hepimizde farklı olan idealler ile geldiğimiz ,ilerleyebildiğimiz nokta arasında kalan yapamadığımız ve altında ezildiğimiz gerçekler .. Sınırlarını i çizdiğimiz, var olmayı istediğimiz, anılmayı hayal ettiğimiz ama teğet geçerken bile zorlandığımız"biz " ile olabildiğimiz biz ve bir kısmına yakın anıldığımız gerçekler. . .
Acaba her insanda böyle midir ; yoksa bazılarında mı böyledir diye düşünürüm bazen.
İdeallerine ulaşan mutlu bir kesim vardır gözümüzde kendimizi kıyas ettiğimiz , o kesim mesela gerçekten o ideallere kavuştu mu, kavuştuysa gerçekten o kadar mutlu mu ? Diyelim ki Mecnun Leyla'ya kavuşabilseydi muvaffak olacak mıydı ? Hayatı Aslı'nın sevgisine sığdıran Kerem Aslı'ya kavuşsaydı dünyayı da elde etmiş olacak mıydı ?
İdeal işi elde eden genç geriye dönüp baktığında keşkelerden uzak mıdır ya da kaç saat uzaktır yaşlılık demlerinde ?
Biz kimiz ? Ne için varız? Mutluluk nedir ?
Var ile yok arasında yaşadığımız küçük tsunamilerin bizi getirdiği nokta ne kadar yaklaştırır bizi istediğimiz hayata , ne kadar uzaklaştırır , ya da akıntıyı gerçekten de tersine çevirmek mümkün müdür ?
Yorumlar
Yorum Gönder