Çok küçükken , henüz ilkokul yaşlarımda, köye giderdik ailemle.Ekimde ekilen ekinleri biçmek için ,”Turgutlu”olarak varoluşunu sürdüren bir ilçenin istasyonundan trene atlar, aileden birkaç emekçi ve biz çocuklar köy yoluna koyulurduk.90'larda. Şimdilerde , o kuşağın,yine o dönemin pop müziğinin şimdikilerden çok daha hoş olduğunu ve özellikle o dönemi bastıra bastıra belirttiğini duyduğunuz 90'ların hasat zamanları. Uzun tren yolculuğu yapanlar bilirler, kompartımanda herkesin bir arada sıkışık oturduğu, ayakta kalanların koridorlarda dolanıp boşalan yerleri kontrol ettiklerini.. Çeşit çeşit hikayelerin ilerleyen zamanlarda anlatılabildiği, insanların ağzından vakit öldürmek, biraz olsun gevşemek için önceleri memleket, eğitim, yolculuk nereye klişe cümlelerinin peşi sıra dizdiği nazik , mesafeli sohbetlerin olduğu o tren yolculuklarında hemen her şey ile karşılabilirdiniz. Mesela tıklım tıklım olan koridordan ilerlerken burnunuza mis gibi kavurma kokusu gelebilirdi
Aynaya her baktığımızda yeni bir başkalaşım farkederiz, onu sevmenin ya da ona alışmanın en iyi yolu ;içini döküp ,döktüklerine bakıp , onları kabul etmeye çalışmaktır. Ama her şeyi en sek haliyle anlayıp kabullenmek..