Suyu Sek Seven Saksağan

eğer bir kişide sevgi tükenmişse,ruhu çatlamaya başlayacak demektir,eğer bir toplumda tükenmişse, toprağı... ötekinde eksikliğimizi bulup farkettiklerimizi ötekinde tamamlamaya çalıştığımızda biz,sevince, bazen sulandırır ruhumuzu da boy veririz bir fidan gibi. bir yerde sevmek yoksa ,biz de yokuz biraz.ne güneşin sarışınlığı,ne ormanın yeşili,ne gözler ne kaşlar,ne duvar altında kalan kolun yazlnızlığı ilgilendirir bizi...

üç yaprak,tam üç yaprak düştü pencerenin dibine,biri kırık,biri küçük,biri sarıydı...aynı yapraktı.intihar değildi,farkında değildi,ölüydü...bir kadın uzaktı,bir kadın güzeldi,bir kadın sessizce beklemedeydi evinde,bilgisayarının önünde.akşam ve serin bir hava,karanlık ve kasvetli bir adam ,pencerenin önüne düşen yaprağı ufaladı,gözleri uykuda...kadın adamın rüyasında bir salıncakta bilgisayarını sallıyordu.bip sesiyle uyandı,baktı evinde değil iç acılarının toplamında adamın.

Şehrin ince artığı… Uzun yollardan sürgüne ,sürüne sürüne.. Kışı ,ayazı ve yazı çektin üzerine..kışı hor,yazı kor.. Şehrin kenar artığı,uzun yolları katık ettin ömrüne.. Bir çorba,bir ekmek,çöplük yalnızlığı, ve enkazları dost ettin kendine… Beton damın varoşu,silkelensen de boş. Silkelen sen yine  hoş… Hayatın ritmine detone düşer  ayakların,rengine soluk düşer yaraların.. Şehrin ince gülü gözünden düşen damlaların, Köyünden uzak hayallerin,enkaz  dibi sefaletin 

1+1 eşittir 2, hataları sevaplarıyla.. Sen olmasan 1 - 1 eksileceğiz = )