Ana içeriğe atla

ve aşk öldü,bitmedi aslında..

hoşça kal..
son gece sağ elinde kavranmış,kaybolmuş küçük telefon,saçı arkada toplanmış,kendini anlatmanın güçlüğü,boş gözler,büzülmüş dudaklar,ensesinde koltuğa yasladığı peluş noel adamının önünde,istanbul silüeti göğsünde  çok uzak bakıyordu..dinliyordu.kendisini değiştirmeyecek bir konuşmanın biteceği anın ne zaman olacağını hiç bilmiyordu..güzel bakışlarına hiç toz konmuyordu..unutulmaz bir kadının bakışları vardı,çok yıllar okumaktan kaçındığım maria puderin varlığının sindiği kendine özgü soğuk , çekici;ama yine de samimi bakışları vardı,sesi hiç özel olmayan ama özel diye yüklenebilecek ne kadar anlam varsa o tonlara bürünmüştü,bir kar tanesinin eşsizliğine kaydolmuştu zihnimin kıvrımlarında..dağınık saçlarını hiç koklama fırsatı bulamayacağım bir kadın ,özel bir kadın,uzak bir kadın,hep özlenen bir kadın olarak kalacağı bir kaç dakikanın öncesini yaşıyordu,elinde,sağ elinde kavranmış bir telefon; susuyordu,dinliyordu...kucağındaki bilgisayarına bakışı,masanın karşısında kurulmuş bir kişiye bakışına benziyordu,ama o bunun eksikliğini de yaşıyordu,bir kadın mecnun  edinmişti farkında olarak ya da olmayarak; fakat leyla olamıyordu bir anında..

son geceden sonra ,zaman bildiğim seyrinden sıyrıldı,zamanın ortasında geçmeyen bir zamana denk geldim şimdi ben.her anım onun aklımdaki görüntüleriyle boyanmakta,ve hiç bir şey duyulmaz oldu o geceden sonra,onun sözcüklerinden sonra söylenen hiç bir şeyi korteksimin herhangi bir deposunda bulamaz oldum..gün geceden farksız olmaya başladı,güneş rengini yitirdi,bir balçık kavradı yeri de içimi de..ağzımdan çıkan ruhsuz sözcüklerden hiç bir şey olmaz oldu,o gece,dün gece her şey askıya alındı ve aşk öldü,bitmedi aslında..bense ölmedim,bittim aslında...

son gece konuşurken söz bitti,telefon sustu,bilgisayar kapandı,tüm sevilenler kendi köşelerine sindi,o kayboldu,ben tükendim,hayat askıya alındı... son gece sözler ağır geldi,eller telefonlardan yere düştü..

"hoşça kal" cümlesine bir aşk sığdırıldı,göz göre göre gömüldü...









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

izmir'de bir gün...

İzmir'deyiz  aynı okulda  çalışıyoruz , akşam aynı eve aynı yolları elele gönül gönüle,ayaklarımızı yuvarlaya yuvarlaya  gidiyoruz... akşam oluyor,yemek yapıyoruz,yemeği yiyoruz;  çocuk yoksa henüz, ben bir bilet çıkarıyorum  sen -"aaa  bu mu var?" diyorsun. -evet,  gidelim mi? diyorum. evet diyorsun. devlet tiyatrosuna gidip,biletimizin üstündeki numaralar bende mevcut diyen  o koltuklara gidip oturuyoruz. sonra ordan geç vakit çıkıyoruz.  hava nasıl olursa olsun bize  sıcak geliyor. deniz kenarına gidiyoruz, elini tutuyorum   "bu deniz  sensin" diyorum;  ve ben denize bakmayı çok seviyorum..." sonra yürüyoruz.. bi cafe'den ayaküstü sıcak,püfür püfür dumanı ince uzun kıvrılan iki çay alıyoruz,  bir banka oturuyoruz. senin saçına rüzgar vuruyor, kıyıya dalgalar... " ikisi de güzel" diyorum.  "senin varlığını çok seviyorum" diyorum,sen bana bakıyorsun.yüzünde dolunay bir gülüş,yanakların açık ...

bu aşk burada...yiter...

anladım.nereden başladığın ya da nereye kadar geldiğin önemli değil bir çabada.ne yaptıysan bırak.artık zorlama.olduğu gibi bırak.ben bırakıyorum bugün.çabaladım.çabaladım.kaldım.bir şey olacaksa yerde izine illa ki rastlanır.olmayacak bir şey için iz varmış diye bir oyun uydurmaya gerek yok.anladık.yok.anladım yok.yok işte.ne söylediğin değil nasıl söylediğin "seni seviyorum"u aşan bir durum demek ki..bir ayağı başından beri çukurda olan "seni seven" o sevinin anlamı sende anlamsızsa, bendeki çaba da anlamsız.zorlasam kırılacak.zorlarsam kırılacağım demek ki.önceden sevdiğini söylemekteydi zorluk şimdi sevginin bir anlamı olmadığını kabul etmekte..hayırlısı.hadi bakalım.."bu aşk burada biter ve ben çekip ... "yiterim..

Van'a Üzülmeler

Şehrin ince artığı… Uzun yollardan sürgüne ,sürüne sürüne.. Kışı ,ayazı ve yazı çektin üzerine..kışı hor,yazı kor.. Şehrin kenar artığı,uzun yolları katık ettin ömrüne.. Bir çorba,bir ekmek,çöplük yalnızlığı, ve enkazları dost ettin kendine… Beton damın varoşu,silkelensen de boş. Silkelen sen yine  hoş… Hayatın ritmine detone düşer  ayakların,rengine soluk düşer yaraların.. Şehrin ince gülü gözünden düşen damlaların, Köyünden uzak hayallerin,enkaz  dibi sefaletin