Ana içeriğe atla

ben hala toparlanamadım...


o kadar güzel güldün ki,ben hala toparlanamadım..seni tanımasaydım çok şey kaybederdim,seni tanıdım ve unutmak zorunda kalıyorum,çok şeyi kaybediyorum.. şimdi düşünüyorum ,seni tanımak mı iyi oldu tanımamış olmak mı iyi olurdu,bir cevap bulamıyorum...boşluğunun enkazı altında kaldım,nefes alıyorum,yaşamıyorum...nefes alıyorum,yaşamıyorum,nefes alıyorum yaşamıyorum,nefes alıyorum yaşamıyorum,yaşamıyorum...şimdi ne yapacağımı,nasıl yapacağımı bildiğim halde seni unutmayı tercih edemiyorum,etmiyorum,yokluğuna yas tutuyorum,oksijen kırıyorum,hiç bir şeye bakmıyorum,kimseyi görmüyorum,sadece seni düşünen bir zihne bakıyorum.orada görüntülerini anımsıyorum,gülüşüne dalıyorum,toparlanamıyorum,nefes alıyorum ,yaşamıyorum...oysa ben hazırlıklıydım,idmanlıydım olmamasına böyle şeylerin,alışmıştım bırakmaya da bırakılmaya da..tüm acılardan ton ton almıştım,alışmıştım seni tanıyıncaya kadar..gördüm ki senin verdiğin boşluğu giderken kimse vermemiş bana..şu dışardaki sis içimi kapladı..göremiyorum hiç kimseyi,hiç bir şeyi,hiç...seni kaybedince en çok anladım can yüceli...
"Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği 
acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım.."



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahtiyar bir sonun başı

Sonbaharın bütün yapraklarına dokunmuşum gibi bahtiyar bir sonun başı sanki. İnci gibi parlak bir vaziyet. Şiir kitaplarından fırlamış kaçkın dizeler gibi hissediyorum, ne yana dönsem bir makama çarpıyorum, esaretten kurtulmuş notalarla çevrilmiş gibi anım. Her yanım toz ve mavidir her anım.

herkesin gitmek istediği o yer ve hayalin hayali ile mücadelem

Bazen herkes gibi alıp başımı insanın dokunduğu her şeyden uzaklaşıp o yere gitmek istiyorum. Duydunuz mu bilmiyorum, hani küçük ahşap bir kulübenin ağaçların arasında olduğu , çevrenin yemyeşil ve binbir renkli çiçekle örtülü olduğu, yakınında akan bir dere ve ensesinde ulu dağların olduğu, geceleri de samanyolu dahil çıplak görseniz de doğal olarak gezegen olduğunu anlamayacağınız trilyonlarca yıldızı bir arada göreceğiniz bir gökyüzü olan o yeri kastediyorum. kışın zar zor ısıtabileceğiniz ve soğuğunu bir tarafınızda iyice hissedince fazla oldu biraz da insan yüzü görmeye gitsem fena olmaz deyip bu kez de kardan, çamurdan çıkamayacağınız o aynı zamanda kış ortasındaki ürkütücü yer. yazın cenneti,  kışın cehennemi yaşayacağınızı bileceğiniz yerden bahsediyorum. bazen birkaç parça eşya ve giysi alıp o yere gitmek istiyorum. nasıl bulacağım da belli o yeri , yetenekli yeğenim de muhtelemen resim defterine çizmiştir .  çizdiği bir haritadan faydalanıp oraya gidebilirim. elimle koymuş gi

lastik ayakkabı özlemi dolu bir yazı ve Artık sevmeyeceğim

Artık sevmeyeceğim, bütün kabahat senin. senin değilse bile birilerinin, planı yok bu işlerin. zaten hangi plana uyduk diyebiliriz ki, lisede düzenli ders çalışmaktansa kapıya dayanan yumurta ile son gün az mı çalıştık sınavlara, sınav sonrası az mı unuttuk bir gün önce ezberlediklerimizi.planlı çalışan biri olsaydım mesela kimbilir nerede ne şartlarda edindiklerimi öğrendiklerimi hayatıma uygulamanın verdiği zevk - sefayla yaşardım. ama olmadı , ya diğer planlar ? düşünsenize siz de benimle ! hangi "bu hafta şunları şunları yapıp artık biraz dinlenirim " diyerek tasarladığımız plan ertesi gün ya da ertesi gün ya da onun ertesi günlerde ani bir tepkime ile yön değiştirmedi ve biz de  başka kulvara dalmadık, sonra yeni ertelemeler ile eski ertelediklerimizi keyifsiz bir biçimde harmanlamadık ? aşk da öyle değil mi ? aniden karşımıza biri çıkıyor bir an dünyanın merkezi çekim kuvveti üzerimizde etkili oluyor da ona doğru çekilmiyor muyuz, sonrasında tanışma biçimimizden rom